salavatvezikir
  Şehitlik
 

Kur'an-ı Kerim'de Şehitlerle İlgili Ayetler


* “ALLAH yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın. Aksine onlar diri olup Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar. ALLAH’ın lütfundan kendilerine vermiş olduklarıyla sevinç içindedirler ve arkalarından henüz onlara kavuşmamış olanları, kendilerine bir korku olmayacağı ve üzülmeyecekleri üzere müjdelerler.” (Ali İmran, 3/169-170)


* “... Şüphesiz hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda kendilerine eziyet edilenlerin, çarpışanların ve öldürülenlerin kötülüklerini örtecek ve kendilerini altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Bu ALLAH katından bir karşılıktır. Karşılığın en güzel olanı ALLAH katındadır.” (Ali İmran, 3/195)

* “ALLAH yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Aksine onlar diridirler ancak siz fark edemiyorsunuz.” (Bakara, 2/154)

* “ALLAH, kendi yolunda çarpışıp öldüren ve öldürülen mü’minlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını ve canlarını satın almıştır. Bu O’nun üzerine, Tevrat, İncil ve Kur’an’da vadedilmiş olan bir haktır. ALLAH’tan daha çok ahdine vefa gösterebilen kim vardır? Şu halde yapmış olduğunuz bu alışverişinizden dolayı sevinin. İşte büyük kurtuluş budur.” (Tevbe, 9/111) 

CİHADLA İLGİLİ HADİSİ ŞERİFLER


Ebu Hureyre (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir:

  Bir kere Rasulullah (s.a.s)’e bir kişi geldi:

  «Ya RasulALLAH! Bana cihada eş bir ibadet gösterir misiniz?» dedi. Rasulullah (s.a.s):

  «Cihad değerinde bir ibadet bulmuş değilim ki» buyurdu. Ve devam ederek:

  «Sana sorarım,gücün yetişirmi ki,mücahid sefere çıktığı sıra sen de mescide girip, o dönünceye kadar namaz kılasın da hiç usanmayasın. Ve oruç tutasın da iftar etmeyesin» diye sordu. O kişi:

  «Buna kimin gücü yeter ki?» diye cevab verdi.

  (Buhari)

  Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

  «ALLAH yolunda harb eden mücahidin benzeri —ALLAH kendi yolunda cihad eden kimseyi çok iyi bilir— gündüz oruç tutan, gece namaz kılan mü’minin benzeridir. Al lah kendi yolunda döğüşen mücahid için ya onun şehadeti suretiyle onu cennete koymayı, yahut onu sevabla ve ganimetle beraber salimen evine dönmeyi garantiledi.»,

  (Buhari-Müslim)

  Enes b. Malik (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

  «Sabahleyin ve akşamleyin herhangi bir zamanda ALLAH yolunda bir kere cihad için yürüyüş hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

  (Buhari-Müslim)

  Ebu Hureyre (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

  «Cennette bir arşın kadar yer dünyada üzerine güneş doğup batan şeylerin hepsinden muhakkak hayırlıdır. Sabahleyin ve akşamleyin herhangi bir zamanda ALLAH yolunda bir kere cihad için yürüyüş hiç şüphesiz dünyadan ve dünyadaki şeylerin hepsinden hayırlıdır.»

  (Buhari-Müslim)

  Sehi b. Sa’d-i Saidi (r.a)’den Rasulullah (s.a.s)’in şöyle dediği rivayet edilmiştir:

  «Bir gün ALLAH yolunda sınırda nöbet tutmanın sevabı, dünyadan ve dünya üstündeki her şeyden hayırlıdır. Sizden birinizin kamçısının, cennette işgal ettiği az bir yer de dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır. Şüphesiz, birinizin akşamleyin herhangi bir zamandaki yürüyüşü —ki kul bu yolu ALLAH yolunda yürür— yahud sabahleyin bu niyetle yürüyüşü de dünyadan ve üstündeki herşeyden hayırlıdır.»   

  (Buhari)

HADİSLERDEN NE İSTİFADE EDERİZ

  — Cihad, ALLAH’ın dinini hakim kılmak için savaşmaktır. Ne yüce bir ibadettir bu! Hiçbir dünyevi ve maddi bir niyet taşımaksızın, Alemlerin Rabbi olan ALLAH yolunda ölmek ve öldürmek...
 
ALLAH’a kul olmuş nefislerin, tüm varlıklarını bu dinin yoluna koymaları... Gıyaben iman ettikleri yüce varlığın, gıyaben iman ettikleri Rasulüne gönderdi yüce şeriatini, hayat pratiğinde yaşamak ve yaşatmak için verilen yüce bir mücadele...
 
İmandan sonra en üstün, en güzel ibadettir bu. Çünkü, Rabbe teslimiyetin La ilahe illALLAH’a yakinen imanın mutlak bir tezahürü, doğal bir sonucudur, ALLAH yolunda cihad. İman olmadan cihad, cihada niyet olmadan da iman düşünülemez.
 
İşte bu nedenledir ki ALLAH kendi yolunda savaşanlara, öldürenlere cenneti, ebedi nimeti va’detmiştir. Bu nedenledir ki cihad için, ALLAH’ın dinini hakim kılmak için yapılacak en ufak bir çalışma, bu yolda duyulacak en ufak bir eziyet, netice itibariyle dün,yadan ve dünya içindeki her şeyden daha değerli, daha üstündür.
 
 Çünkü mücahid için ALLAH’ın rızası ve cennet vardır. Çünkü mücahid cihada, ALLAH’ın dinini hakim kılmak için mücadeleye girişirken eziyetleri, ızdırapları, işkenceleri ve ölümü göze almıştır.
 
Çünkü bu yolda ölüm, ölüm değildir. Bu yolda ölmek, yeni ve ebedi bir hayata geçiştir. Bu yolda ölmek şehadettir. ALLAH yolunda ölmek, ölmek değil dirilmektir.
 
Çok ama çok karlı bir alışverişin yapılmasıdır, ALLAH yolunda ölüm. Hiçbir karşılık istemeden verdiği can ve malı, yüce Rabbin, cennet karşılığında kulundan satın alışıdır, şehadet.
 
Hem karlıdır, hem de garantilidir, bu muamele. ALLAH garantilemiştir. Karşılığı; ya zafer-ganimet-cennet ya da şehadet-cennet-kurtuluş. Mü’min kul bilir ki cihad yolu ve şehadet yolu Rabbinin rızasını ka zanmada en emin, en sağlam yoldur.
 
Mü’min kul bilir ki, cihada ve şehadete karşılık venlecekler çok hayırlıdır, ebedidir. Nasıl hayırlı olmasın ki o cennet? Ondaki bir karış yer, tüm dünyadan hayırlı ve daha güzel olduktan sonra...

ALLAH KATINDA ŞEHİTLİK


Şehit; Allah yolunda, din,vatan ve namus gibi kutsal değerleri uğrunda ölen; ruhunu Allah’a bedenini toprağa sunan, bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa giren eli öpülesi bir kahramandır.

İnanç kültürümüzde özel bir yeri ve yüce bir değeri olan şehitlik, yüce dinimizin önemsediği ve teşvik ettiği bir rütbedir. İnsan çalışarak pek çok rütbe ve unvan elde edebilir. Bu rütbelerin başında hiç şüphe yok ki, şehitlik ve gazilik gelir. Çünkü bu rütbeler hayat karşılığında elde edilir ve inançla kazanılır. Hem Hakkın, hem de halkın nezdinde şahadet mertebesine yükselmek, büyük bir mazhariyettir. Kur’an-ı Kerim’de Allah şehitler hakkında şöyle buyurur;

“Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” (Bakara, 154)

Bizzat Peygamberimiz, bir defa değil birkaç defa şehit olmayı istemiş ve şöyle buyurmuştur:

"Ruhumu kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmemi, sonra tekrar dirilip savaşarak tekrar öldürülmemi, yine dirilip savaşta öldürülmemi arzu ederim."

Değerli dostlar; şehitlik olmadan vatan olmaz. Vatan bir toprak parçasıdır, ama her toprak parçası vatan değildir. Vatan, uğruna şehit olunan, can verilen kan dökülen, kanla canla bedeli ödenen toprak parçasıdır.

"Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır." diyen şairin sözü bu anlamda çok anlamlıdır.

Vatan insan için özellikle bir millet için mutlak gereklidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde, hür ve özgürce korunur ve yaşanır. Bu sebepledir ki, atalarımız bu vatan için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, kanlarını akıtarak onu düşmana teslim etmemişler; uğruna ölmeyi şeref bilmiş ve severek isteyerek şehit olmuşlardır. Yavrusu şehit olan analar, oğlu şehit olan babalar “Vatan sağ olsun” diyerek evlatlarının şahadetiyle teselli bulmuşlardır.


 

 

 

 
 

 


 
  Bugün 34 ziyaretçi (89 klik) kişi burdaydı!  
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol